ÇORUM İL KÜLTÜR VE TURİZM MÜDÜRLÜĞÜ

Çocuk Oyunları


Çocuk Oyunları:


Çorum’da, geçmişten bugüne, varlığını sürdüren önemli folklorik konular arasındadır. İlimizde derlenen geleneksel çocuk oyunlarından bir kısmı şöyle sıralanabilir:
Aşıkla Oynanan Oyunlar
Bilyeyle Oynanan Oyunlar: Sırma Oyunu
Çomak (Tahta, Sopa, Değnek) ile Oynanan Oyunlar: Çelik Çomak Oyunu, Çoş Oyunu, Gıcı Gıcı Oyunu, Gömmeli
Çelik Oyunu, Keçi Oyunu, Kuyu Çeliği Oyunu, Tenme Oyunu
Herhangi Bir Oyuncağı Olmayan Oyunlar: Aç Kapıyı Bezirgânbaşı Oyunu, Aşmalı Oyunu, Birdirbir Oyunu, Çardaklı
Oyunu, Çat Çat Kaynana Oyunu, Ebe Saat Kaç Oyunu, Eşek Bekçisi Oyunu, Eş Eşim Oyunu, Güvercin Taklası Oyunu
İple (Halat) Oynanan Oyunlar: Harro Marro Oyunu
Kaşıklı Oynanan Oyunlar: Leylek Getirdi Oyunu
Kayışla Oynanan Oyunlar: İstasyon Oyunu, Kayış Oyunu, Tula Oyunu
Mendille Oynanan Oyunlar: Körebe Oyunu, Mendil Saklama Oyunu
Taşla Oynanan Oyunlar: Çadırıma Çardak Oyunu, Dalle Oyunu, Kale Oyunu, Okkel Oyunu
Terlikle Oynanan Oyunlar
Topla Oynanan Oyunlar: Cingilli Top Oyunu, Top Oyunu
Topaçla Oynanan Oyunlar: Maymun Çevirme Oyunu
Aşık Oyunu: Kemiğin yapısına ve işlenmesine göre çeşitlilik gösteren aşık oyunları, Çorum’da dört türlüdür: Cızılı, Hobbişli, Ballı callı, Hilbili.
Oyuncu sayısına göre yapısı değişebilen aşık oyununda, kullanılan aşıkların türü/cinsi ve aşığın yapısına göre bu oyunda kullanılan adlandırmalar şöyledir:
1.Koynak: Koyundan çıkan aşık
2.Keçik: Keçiden çıkan aşık
3.Kemeçe: Sığır aşığı
4.Saha: Oyuncunun alet olarak kullandığı büyük davar aşığı
5.Hilbi: Dört tarafı taşla sürtülerek aşındırılmış, düzlenmiş aşık
6.Çik: Aşığın iç ve çukur tarafı
7.Tök: Aşığın arkası, kabarık yuvarlak tarafı
8.Bal: Aşığın girintili çıkıntılı tarafı
Kullanılan aşıklar, özel ihtimamla süslenir, mukavemeti artsın diye, bazı yerlerde, içine kurşun eritilip dökülür. Genelde 5-18 yaş arasındaki erkek çocuklar tarafından, boş zamanlarda oynanmaktadır. Bu oyunda ilk önce atış sırasını belirlemek gerekmektedir. Bunun da çeşitli muhitlere göre farklı uygulamaları vardır. Çekilen bir çizgiye, oyuncuların aşıklarını atması ve çizgiye en yakın atan kişinin önce oynama hakkını kazanması daha yaygın bir başlangıç biçimidir.

Çiğdem Eğlencesi:
Baharın yaza bağlandığı döneme ait eğlencelerden olan bu kutlamalar; Çiğdem Günü, Çiğdem Çiçeği, Çiğdem Aşı gibi adlandırmalarla yapılmaktadır. Uygulanışında bazı farklar olsa da, genel pratikler ortaktır. Çorum merkeze bağlı Kiranlık köyünde, her yıl mart başı ile nisan sonu arasında Çiğdem Günü kutlanmaktadır. Bu tarihlerde çocuklar, küme küme kıra çıkar, ucu sivri sopalarla çiğdem çiçeği toplayarak demet yaparlar. Maniler söyleyerek kapı kapı gezerler ve evlerden bulgur, yağ gibi yiyecek malzemeleri toplarlar. Topluluk hâlinde kırlara giderler ve topladıkları malzemelerden yaptırdıkları pilavı yerler.

Çorum’da Çiğdem Günü kutlamalarında söylenen nazım örnekleri;
Yağmur yağ. Ekin bit. Tarlada çamur. Teknede hamur.
Öküzlere ömür. Ver Allah’ım sellice suluca yağmur.
Çiğdem çiğdem çiçeği
Alaca bulaca saçağı
Dedem Allah köçeği
Dam üstünde boyunduruk
Dura dura yorulduk
Hodak Oyunu: Bu oyun, geçmişte, yaz aylarında ve gündüz vakitlerinde oynanırdı. Her çocuk için uzunca bir değnek, “emen” denilen ve toprağı bir karış derinlikte kazarak elde edilen çukur ve bir de “hodak” denilen ve kaymayı iyi temin edebilmek için büyükbaş hayvanların art ayak aşık kemiği, oyunun temel parçalarıdır. Oyuna başlamadan önce güdekçinin (ebe) ayrılması lazımdır. Bu oyunun güdekçiliği zor bir iş olduğundan, bu kişinin dikkatlice seçilmesi gerekir. Çocukların değneği bir çocukta, seçicide toplanır. Seçimin şekline göre seçici de güdekçi olmaktan kurtulamaz. Seçici, kendi değneği de içinde olarak topladığı değnekleri iki eliyle tutar, başı hizasına kadar yükseltir, başının üstünden arkasına atar ve kımıldamadan olduğu yerde durur. Bütün oyuncular arasında heyecan belirir. Seçici gayet küçük adımlarla geri geri yürür. Oyuncular bu hareketi heyecanla takip ederler ve çocuğun sopaları görmek için bakmasına müsaade etmezler. Seçicinin ayağı ilk olarak kimin değneğine dokunduysa değnek sahibi güdekçi olduğunu üzüntüyle anlar. Diğer oyuncular da yorucu ebelik işinden kurtuluşlarını büyük bir sevinç haykırışıyla karşılar. Artık oyun başlamıştır. Güdekçinin vazifesi değnek ile iterek hodağın emen içine girmesini temin etmektir. Diğer oyuncular ise değnekleriyle, ebenin bir arzusunu yerine getirtmemek için, hodağa vurarak sağa sola kaydırırlar. Eğer, ebe hodağı emene uymağa muvaffak olursa, yahut hodak hareket etmekte iken bir çocuğa değneği ile dokunabilirse güdekçilikten kurtulur. Dokunduğu çocuk güdekçi olur; oyun böylece devam eder.

Çoş Oyunu:
Bu oyun için, çocuklar, kalın ve uzunca birer değnek alarak oyunun oynanacağı alana toplanırlar. Güdekçi’yi seçmek ilk iş olacağından, çocuklardan birisi bütün oyuncuların değneklerini eline alarak ve değnekleri iki eliyle tutarak başından arkaya atar. Gözleri yumuk olduğu hâlde arkaya doğru yürür. Bu yürüme, ayaklarını sürüyerek olacağından değneklerden birisine muhakkak rastlar. Değneğine rastlanan çocuk, güdekçilikten kurtulur. Bu suretle, çocuklar birer birer güdekçilikten kurtulur, en sona kalan güdekçi olur. Güdekçi olan çocuk “Çoş” değneğini oyun alanının düz bir yerine düzgünce yere yatırır. Baş ucuna güdekçi çocuk dikilir. Oyuncular tekrar “Çoş” değneklerini cirit atar vaziyette yerde yatan değneğe vurmak üzere atarlar. Yerde yatan “Çoş”a isabet edip de eğrilirse ve yerinden oynayıp fırlarsa güdekçi “Çoş”unu eski vaziyete getirmek üzere çalışırken değneği bozan çocuklar da kendi “Çoş”larını kaçırırlar. Ya da “Çoş” değneklerinin üstüne basarak “Çoş” diyerek orada kalır. Oyun bu şekilde sürer. Değnekle oynandığı gibi taş ile de oynanabilir.